Yüzyıldan fazla bir süre önce bilim ve teknoloji en yüksek noktaya ulaştı, ve insanlar sonunda uzayda ışınlanma teknolojisine hakim oldular. Şaşırtıcı bir şekilde ışınlanmaya denedikleri zaman yakın bir geçmişe ya da geleceğe ışınlanmak mümkün değildi. Bir gezegenden diğerine bile seyahat etmediler...
Yeon Woo 5 sene önce kaybolan bir ikiz kardeşe sahip. Bir gün, kardeşinden kalma bir cep saati eline geçer. İçinde, “Bunu aldığında ben ölmüşüm demektir” temalı bir günlük kayıtlıdır…
Abisinin intikamını almak için göksel ölüm tarikatının bir öğrencisini öldürdü. Öğrencinin ölümünün ardından göksel ölüm tarikatının takibinden kaçmak için Ruh Katleden Birliğin Taklitçi Bıçağını takip etti ama onu büyük bir karmaşa bekliyor.
Airen Parreira gerçeklikten kaçmak için sürekli uyuyan birisidir. Bu nedenle başkaları tarafından aylak olarak alay konusu olsa da bu durumu değiştirmeye hiç niyeti yoktu. Ancak bir gün rüyasında yeteneksiz olmasına rağmen yıllar boyu kılıç antrenmanı yapan bir adam gördü ve…
Kim Gigyu, 18 yaşında bir oyuncu olarak uyandı. ‘Kule’yi tırmanıp ‘geçitleri’ kapatırken hayatının başarıya ulaşacağını düşünmüştü… Ancak öğreticiyi geçtikten sonra bile 1 seviyeydi. Her gün bir goblin öldürdü ve hâlâ 1 seviyeydi. 5 yıl sonra bile 1 seviyeydi. “Böyle bir oyuncunun olabileceğini kim düşünürdü ki?” Kimsenin hiçbir fikri yoktu.
Düşman Ülkenin Prensi (Reborn as the Enemy Prince);
Son savaşımda mağlup olduktan sonra beni öldüren “düşman ülke”nin prensi olarak yeniden doğdum. Hem de kaderinde erken ölüm olan Callian olarak. Bu, memleketimi kurtarmam için bana verilen bir şanssa… Düşman ülkenin prensi olarak hayatta kalmaktan başka çarem yok!
Tanrı’nın krallıkta kurban olarak sunulan tek kızı olan Niviea Herbert’in bedenine girdim.
Ailesinin en büyük kızı olarak onlar için kendini feda etti, nişanlısını rakibine kaptırdı ve krallığa, bir aziz olarak hayatını verdi … Sadece yaşanan felaketler üzerine felaketler vardı.
“Ölmenin bir anlamı yok. Fedakarlığın canı cehenneme.”
“Eğer durum buysa, kötü adam olmaktan mutlu olurum.”
Balolar, operalar, astarlı ipek elbiselerin içindeki harikulade hanımefendiler, uşaklar, genç efendiler, aşk, şampanya, Paris gün batımı, müttefikler, komik latifeler ve hoş yürüyüşler. Schubert Valsları, Hint çayları, derin şiirler ve yabancı bakışların üzerindeki tesiri.
Tüm bu yeniliklerin içinde kendini nasıl bulabilirsin?
Kendi benliğini nasıl kaybetmezsin?
Düşman Ülkenin Prensi (Reborn as the Enemy Prince);
Son savaşımda mağlup olduktan sonra beni öldüren “düşman ülke”nin prensi olarak yeniden doğdum. Hem de kaderinde erken ölüm olan Callian olarak. Bu, memleketimi kurtarmam için bana verilen bir şanssa… Düşman ülkenin prensi olarak hayatta kalmaktan başka çarem yok!
Tanrı’nın krallıkta kurban olarak sunulan tek kızı olan Niviea Herbert’in bedenine girdim.
Ailesinin en büyük kızı olarak onlar için kendini feda etti, nişanlısını rakibine kaptırdı ve krallığa, bir aziz olarak hayatını verdi … Sadece yaşanan felaketler üzerine felaketler vardı.
“Ölmenin bir anlamı yok. Fedakarlığın canı cehenneme.”
“Eğer durum buysa, kötü adam olmaktan mutlu olurum.”
Balolar, operalar, astarlı ipek elbiselerin içindeki harikulade hanımefendiler, uşaklar, genç efendiler, aşk, şampanya, Paris gün batımı, müttefikler, komik latifeler ve hoş yürüyüşler. Schubert Valsları, Hint çayları, derin şiirler ve yabancı bakışların üzerindeki tesiri.
Tüm bu yeniliklerin içinde kendini nasıl bulabilirsin?
Kendi benliğini nasıl kaybetmezsin?
Düşman Ülkenin Prensi (Reborn as the Enemy Prince);
Son savaşımda mağlup olduktan sonra beni öldüren “düşman ülke”nin prensi olarak yeniden doğdum. Hem de kaderinde erken ölüm olan Callian olarak. Bu, memleketimi kurtarmam için bana verilen bir şanssa… Düşman ülkenin prensi olarak hayatta kalmaktan başka çarem yok!
Tanrı’nın krallıkta kurban olarak sunulan tek kızı olan Niviea Herbert’in bedenine girdim.
Ailesinin en büyük kızı olarak onlar için kendini feda etti, nişanlısını rakibine kaptırdı ve krallığa, bir aziz olarak hayatını verdi … Sadece yaşanan felaketler üzerine felaketler vardı.
“Ölmenin bir anlamı yok. Fedakarlığın canı cehenneme.”
“Eğer durum buysa, kötü adam olmaktan mutlu olurum.”
Balolar, operalar, astarlı ipek elbiselerin içindeki harikulade hanımefendiler, uşaklar, genç efendiler, aşk, şampanya, Paris gün batımı, müttefikler, komik latifeler ve hoş yürüyüşler. Schubert Valsları, Hint çayları, derin şiirler ve yabancı bakışların üzerindeki tesiri.
Tüm bu yeniliklerin içinde kendini nasıl bulabilirsin?
Kendi benliğini nasıl kaybetmezsin?
